14 Ekim 2012 Pazar

Pazar Şarkısı

Bu kadar paranoyakça bir durumu böylesine naif bir sesle söyleyen Gülşen hanım; Yirim! Günaydın!


7 Ekim 2012 Pazar

2 Ekim 2012 Salı

Üç Gülşen'ler

Efenim herkese merhabalar. Nasılsınız iyi misiniz? Beni soracak olursanız gayet iyiyim. Amcalarımın ellerinden kuzenlerimin gözlerinden öperim. Ayrıca 11/a sınıfı kızlarına selamlar! Öhöm, neyse efenim yine rezil bir giriş kısmından sonra bugünkü ana konuya dönmek niyetindeyim. Bugün biraz Gülşen'den ve onun 3 + 0.5 halinden gözlemlediğim örnekleri sunacağım.

1-) Kezban Gülşen: 


Efenim Gülşen hanım kızmızın aramıza ilk katıldığı halinden ve "Be Adam" şarkısından bir kare olarak bu fotoğrafı koydum. Gülşen'in ilk albümündeki kezbanlığı sadece çok tatlı bulduğum çizgili pijamalarından değil şarkı sözlerinden bahsederek görmeli diye düşünüyorum. Misal örnek olarak Be Adam'a bakalım. Bu şarkıdaki kadın, mahallenin yağız delikanlısı, hali vakti yerinde bir memuriyet kapmış olan müzmin bekar beyimizden hoşlanmaktadır. Yalnız ne hikmetse, mahallenin genç kızı olaraktan, tipik türk kızı formülüyle "illa erkek hoşlandığını söylemeli" diye tutturarak adamdan, kendisine olan sevgisini itiraf etmesini bekliyor. Hayır tamam, klasik bir türk kezbanı olaraktan bu beklentisi anlaşılabilir de kezbanlıkta doruk yaptığı nokta adamın da kendinden hoşlandığı konusundan iyice emin olması ve bir anda tereyağı gibi üste çıkıp, sanki kendisi hiç hoşlanmıyormuş gibi "işte efenim içine ata ata ne hale düştün, beni seviyyyoooesuun işte, karşıma çık," demesi hatta ve hatta "söylee seviyorsan yürekli ol" demesi. tam işte git ağzını burnunu kır bu kadının. Bir anda yarattığı "alem bana hasta ben çoggzelim" tandansı dehşet verici. Bir de bu mahalle güzeli olaraktan ilgili şarkının videosundaki, 1:00 ile 1:02 arasındaki kadırgalı aysel bakışı ve duruşu atan kadına sevdiğini nasıl söyleyeceksin? adamın gözü korkuyor öyle dayılanma oturuşu ve bakışı olabilir mi? "Böyle bişey olabilir mi Haşmet allahaşkına?" Adamın korkmasına bir şey demiyorum ondan sonra!


2: Sex Addict Gülşen: Efenim Kezbanlıktan yeni çıkan her yeni kezbanımız gibi Gülşen de bir uçtan diğer aşırı uca hızlıca geçti hemen. Hani yurtdışında yaşayan İran'lı kadınların seks düşkünlüğü (genellerim acımam) gibi. Garip bir şey bu. İşte Gülşen'in ikinci hali de "İhanet" isimli şarkıyla başlıyor bence. Birden böyle pijamalı kezbanlıktan, kilo verip taşlaşmış ve dekolteleri meydana sermiş Gülşen'e çok hızlı bir geçiş. Tabi şarkı sözleri de aynı minvalde. Gülşen ufuk genişletiyor ama ufuk genişletme amacındaki her insan gibi, buna başladığı anda en uçtan başlıyor. Bu genişleme zamanla rayına oturmaya başlıyor ve ardından "Of Of..." ile tüm zamanların en büyük Gülşen hiti geliyor. Stadyumlarda beşiktaş taraftarının da coverlayacağı tüm ülkede aylarca tepede duran bu şarkıyla Gülşen bence, hani bir uçtan diğerine geçişin aslında çok da kendisine göre olmadığını anlıyor bence. Gülşen'in kendi yolunu (Of Of, Gülşen'in Yolu) isimli dizide izlemesek de, kendi yolunun peşinden koşmaya başlıyor diye düşünüyorum. Bu dönemde söz yazarlığı gelişiyor, hayata ve aşka bakış açısı değişip gelişiyor. Özellikle Reha  Muhtar gibi sansasyon yaratacak kişilerle birliktelik kuruyor vs. vs. Yalnız bu konuya da dalayım hemen, bugünkü Gülşenin bu fikri değişim ve gelişiminde Reha Muhtar da dönüm noktalarından biri diye düşünüyorum ve Gülşen'e fikir olarak epeyce şey kattığı görüşündeyim. Neyse efem! devam.

2+0.5: Kara Böcükler: Gülşen'in Yolu: Bence Gülşen'in gerçek dönüşümünü gerçekleştiren şarkı bu. Bu şarkıdan sonra Gülşen, gerçek anlamda kendi yolunu bulup, değer yargılarını tekrar gözden geçirip doğru yolu buluyor. Bence tabi ehehehe. Aferim!


3 Kadın Gülşen: Rec by Saatchi( bu ne amk) kısmından sonra, Gülşen, Önsöz ile kendini buluyor diye düşünüyorum. Hani sanatçılarla ilgili dost meclislerinde konuşmalar yapılırken "efenim işte olgunluk dönemi eseri" gibi şeyler zırvalanır, aha işte buradan sonra da Gülşen'in olgunluk dönemi başlıyor diye düşünüyorum. Artık kezban konseptinin tam tersi bir yere gelmiş oluyor. Hani denebilir lan bu kadının yazdığı sözler şimdi de sex sex sex içerikli ama bence bunu diyenlerin gözden kaçırdığı bir çok şey var! Artık Gülşen ne bileyim "acilen sevişip toplum normlarının dışına çıkmalıyım" dan ziyade, "kadınım, bireyim, kendimim ve kendim istediğim için istiyorum ve hoşlanıyorum işte lan" der gibi. Misal Seyre Dursun Aşk bunun en güzel örneklerinden biri. İçerisinde daha romantizm ve duygu var diye düşünüyorum. Daha bireysel ve hislerinin dahlinde. İhanet gibi hissiz ruhsuz bir "acilen sevişmeliyim" değil bu çünkü...bilirsiniz işte bir kere "Ahh, ah ki ne ah.." diye başlıyor ayrıca "Sarıla sarıla uyut... ya da uyutma, seyre dursun aşk, sevişe sevişe konuş" diyor yahu! İhanetteki gibi "sana bir ihanet borcum var ödedim, berabereyiz" ile arasındaki fark çok büyük bu bakış açısının... Hem tekrar ediyorum "ah ki ne ah" diye ne güzel diyor yahu! Neyse efenim konuyu dağıtmayayım zira Gülşen oradan (Kara Böcükler) sonra söz yazma konusunda da gelişim gösteriyor. Deyimleri kullanma ve şarkılara yedirme yeteneği gelişiyor.  Şimdi bence hem müzikal anlamda hem de söz yazma açısından durduğu yer bakımından, aranjeleri de tatlı olunca, yeni albümü beklenne kişilerdne biri oluyor Gülşen! Seviyoruz kendisini..
Ah ki ne aaah

1 Ekim 2012 Pazartesi

Şarap ve Acı

"Canımı nasıl yaktın anlayamıyorum, verdiğin onca sevgiden sonra.."

25 Eylül 2012 Salı

Gaza Getiren Müzikler #1

Son dönemde, dinleyip gaza gelme müziğim ve klibim bu! Sucker Punch'ı seveni çok sever sevmeyeni de nefret eder pek nötr duran yoktur filme karşı. Ben sevenlerdenim tahmin edilebileceği gibi! Baby Doll kafası yaşarken feci gider ki bu şarkı! İnanmıyorsanız Alice'e sorun! I think she'll know.. :)

21 Eylül 2012 Cuma

Slogan Olmak!

Bu bloğu açmaya askerdeyken karar verdim. Orduevi resepsiyonunda oturup, çoğunlukla müzik dinlerken çıkan şarkılarla ilgili olarak içimden “bu şarkıyla ilgili edecek birkaç kelamım var” diye geçiriyordum. Bir çok melodiyle ilgili kafamda hikayeler canlanırken, ilk yazının ne olması gerektiği üzerine hiç düşünmemiştim. Hani başlangıç olmasa ya da, ne bileyim işte hayal ederken zaten başlamış bir vakanın veya hengamenin içindeyken düş bahçesini kurmak gibi.. lakin o düş bahçesine ilk tohumun ekildiği, fiilen ekildiği o vakit düşünülmez. Hep bahçenin içinde dolaşıldığı hayal edilir. Bu da öyleydi işte.

Şüphesiz özel bir şey olmalıydı.. Fakat geçen hafta askerliğim bitmiş ve memlekete dönmek için havaalanına giderken, o slogan şarkıyı dinledim ben de. Askerdeyken bu şarkının böyle kısa sürede slogan şarkı olmasına şaşırmıştım hani klasik slogan şarkıların, dinleyici tarafından içselleştirilmesi zaman alır genelde ve yıllar sonra özdeşleşir bir eylemle. Fakat Hande hanım bunu çok kısa sürede başarmıştı. Askerdeyken, teskere alan herkesin o özel günde dinlediği, çıkarken dudaklarında dolanan melodiler hep aynıydı. “Gideceğim tek yer havaalanı..”

Ne yalan söyleyeyim, askeri araç beni havaalanına götürürken şöför de, bu parçanın geleneksel (hatta bu kadar kısa sürede ananeleştiği için 1. Geleneksel ) hale geldiğini kavramış, kendine bir “teskereye giden askerelere dinletilecek mp3 cd’si” hazırlamıştı ve yola çıkar çıkmaz Hande Yener’in “ha haa” diye şebek şebek başlangıcı sizin de bir anda “o güne” ulaştığınızı ima eder gibi mutluluk veriyordu. Garip vesselam ama bir o kadar da takdire reva yazının başını düşününce. Bu kadar kısa sürede bu kadar sloganlaşan bir şarkı olmuş havaalanı. Ben askerdeyken bunu gördüm ve hiç de “özel” bir şarkı olmamasına rağmen haftanın anlam ve önemi neticesinde ilk postu oldu bu bloğun. Son olarak; “Ben de koyujam haa”. Herkese mutlu bir haftasonu dilerim efenim.